KÖŞE YAZILARI

ÇOCUĞUM NE HİSSEDİYOR?

Şu anda size ' Nasıl hissediyorsunuz?' diye sorulduğu farz edin. Bu soruya nasıl cevap verirdiniz?

Duygular insan deneyiminin temel taşlarıdır. Hayatımıza anlam katar. Tanımlamak gerekirse bir his ve bu hisse özgü belirli düşünceler, psikolojik ve biyolojik haller ve bir dizi hareket eğilimi olduğunu söyleyebiliriz. ‘Mutlu hissediyorum.' veya ‘Öfkeli hissediyorum.' gibi tanımlamalar, duygunun hem vücudu hem de zihni içeren bir durum olduğunu bize göstermektedir. Bu duruma şöyle bir örnek verebiliriz: Kendinize yoğun bir mutluluk hali içinde hissettiğiniz bir durumda hayal edin. Fizyolojik olarak yavaş bir kalp atışı içerisindesinizdir. Hissettiğiniz şey olumludur. Bilişsel yorumlamalarınız, durumu mutlu olarak yorumlamakta ve davranışsal tepkileriniz ise gülümseme şeklinde olacaktır.

Aile yaşamı, çocuğa duygusal derslerin verildiği ilkokuldur. Gelecekte nasıl bir insan olacağımız, ailedeki yetişkinlerin duygusal anlamda bize ne kadar destekleyici olduğuna bağlıdır. Yakın ilişkiler içinde kendimizi nasıl göreceğimiz, başkalarının bizim hisselerimize nasıl tepki vereceği, nasıl düşünmemiz gerektiği, korkularımızı, öfkemizi, üzüntümüzü, mutluluğumuzu, umudumuzu nasıl ifade edeceğimiz aile ortamında büyür ve gelişir. Bazı ebeveynler çocukların duygularını tanımlamasında, ifade etmesinde çok iyi bir duygu koçu olurken, bazı ebeveynler ise bu konuda yetersizdir.

Anne-babalar kendilerini çocuklarının yerine koyabilseler ve onların penceresinden dünyaya bakabilselerdi, muhtemelen çocuklar kendilerine daha az yalnız ve kimsesiz hissederlerdi. Çocukların duygularını görmemezlikten gelmek, bu duyguları ortadan kaldırmaz aksine kötü hisler kelimeleri dökülmedikçe, konuşulmadıkça ve çocuklar anlaşıldıklarını, anne-babasının ilgisini hissetmedikçe duygularını ifade edemez ve yalnızlaşır. Bunlar yapılırsa çocuklar anne babalarını kendilerine yardımcı ve destekçi olduklarını görür, iç ve dış dünyalarındaki şeylere anlam verir ve destek için daha sık bir şekilde ailelerine başvururlar.

Bir kişinin duygusunu anlamanın yolu ise hiç şüphesiz ki empati kurmaktır. Empatinin ne olduğunu anlamak ne kadar kolay ise bu kendi çocuğunu uygulamak da bir o kadar zordur. Anne-babalar öncelikle empati kurmalarını önleyen kaygılarından arınmalı, her şeyin yolunda gitmeyeceğini düşünmek yerine pozitif duygulara yönelmeli, çocuğunun nasıl olmasını istediği ile ilgili beklentilerini bir kenara bırakmalıdırlar. Anne ve babanın çocuğa karşı duygu koçluğu yapması aynı zamanda kendisine karşı da farkındalık oluşturmasına yardımcı olur. Bu sayede kendi duygularının da farkına varabilirler.

Yapılan bir araştırmada, ebeveynlerin 5 yaşındaki çocuklarıyla iletişimleri ve duygularına karşı davranışları incelenmiştir. Ebeveynleri tarafından duygu koçluğu yapılan çocukların akademik performanslarının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. IQ seviyelerine bakıldığında matematik ve okuma sonuçları daha yüksek bulunmuştur. Ayrıca çocukların yaşıtları ile olan ilişkilerinde daha iyi sonuç elde ettikleri daha güçlü sosyal özelliklere sahip oldukları, bu çocukların annelerinin ise daha az olumsuz ve daha fazla olumlu duyguya sahip oldukları görülmüştür. Ayrıca çocukların daha düşük stres oranına, daha düşük kalp atış hızına sahip oldukları ve stresle daha iyi başa çıkabildikleri de tespit edilmiştir. Bu çocukların daha az ateşli hastalık geçirdikleri, mide ağrısı, bağ ağrısı gibi fiziksel rahatsızlıklarının daha az olduğu gözlemlenmiştir. Başarılı çocukların anne-babaları kendilerinin ve çocuklarının duygularına karşı yüksek düzeyde duyarlılık göstermişlerdir. Bu ebeveynler, kızgınlık ve üzüntü kabullenmek ve desteklemek ile ilgili daha duyarlıdırlar. Çocuklarla oynanacak oyunu sadece kurallarını ve hedeflerini vermek, çocukları çok fazla bilgi ile sıkmak gibi davranışlar yerine daha yapıcı ve ödüllendirici davranışlar sergilemişlerdir. Bu ebeveynler çocuklarının harekete geçmesini beklerler ve çocuklar doğru bir şey yaptığında basit bir şekilde yorum yaparlar. Bu konuda yetersiz olan anne-babalar ise çocuklarına daha az miktarda yapıcı destek vermiş, çok fazla bilgi aktarmışlardır. Bu da çocukların ya heyecanlanmasına ya da kafaların karışmasına sebep olmaktadırlar. Bu ebeveynler çocukları hata yaptıklarında yorum yaparlar ve çoğunlukla eleştiride bulunurlar.

Çocukların duygusal olarak iyi bir şekilde büyümesi için hiç şüphesiz ki ilk önce sevgi ve ilgiden yoksun kalmaması gerekir. Sıcak, güvene dayalı, aile fertlerinin birbiriyle olumlu ilişkilerin olduğu ev ortamında çocuklar duygularını tanımlamada, ifade etmede ve duygularını yönetmede daha başarılı olacaktır.

UZM. PSK. TESLİME MERVE ÖZTÜRK

© 2024, Döşemealtı Belediyesi Ekolojik Kreş.