SU

"SU"

Dünyamızı diğer gezegenlerden ayıran en temel özelliklerden biri de su bulundurmasıdır. Tarihsel sürece bakıldığında ise Dünya medeniyetlerinin oluşmasında ve yerleşim alanlarının belirlenmesinde en önemli etken yine “suyun varlığı” olmuştur. “Su” hayatın vazgeçilmezi ve canlılık faaliyetlerinin sürdürülebilmesi için olmazsa olmazdır. Suyun yapısını biri yanıcı diğeri ise yakıcı olan hidrojen ve oksijen oluşturur. Su canlılar için yaşamsal faaliyetlerde kullanılan eşsiz bir maddedir. Su içerisinde canlıların yaşamasını sağlayan önemli bir özellik de suyun donmuş hali olan buzun yoğunluğunun fizik kanunları aksine sudan daha az olmasıdır. Bu sayede okyanuslarda ve kutuplarda su yüzeyden donmaya başlayarak içerisindeki canlıların yaşamasına izin verir. Su, Dünya üzerinde belirli bir döngü içerisinde kendini yeniler ve var olmayı sürdürür.

Dünyamızın dörtte üçü sularla kaplıdır ve insan vücudunun da önemli bir kısmı sudan oluşmaktadır. Ancak yeryüzündeki su kaynaklarının yaklaşık olarak %0.3'ü canlılar tarafından yaşamsal faaliyetler için kullanılabilir ve içilebilir durumdadır. Su kaynaklarımızı korumak ve gelecek nesillerin de bu kaynaklardan yararlanabilmesini sağlamak için su kaynaklarını dikkatli kullanmamız gerekir. Dünya üzerindeki su miktarı içerisinde canlıların yaşamsal faaliyetleri için kullanabildiği su miktarının bu kadar az olması, suyu korumamız için başlıca nedendir. Zaten az miktarda olan kullanılabilir ve içilebilir su kaynaklarının kirletilmesi veya bilinçsiz bir şekilde tüketilmesi hem insanların hem de diğer canlıların yaşam kaynağı olan sudan mahrum kalması demektir.

TÜRKİYE SU KAYNAKLARI

Türkiye'de zaman zaman karşılaşılan içme ve kullanma suyu sıkıntıları genel olarak plansız ve yoğun şehirleşme, su hatlarındaki kaçaklar, nüfus artışına oranla şehirlerdeki su altyapılarının yetersiz olmasından kaynaklanmaktadır. Nüfus artışı ve diğer sebepler yüzünden su kaynakları hızlı bir şekilde kirletilmekte ve içmeye elverişli su bulunması zorlaşmaktadır. Ülke olarak karşılaşılan diğer bir zorluk ise akarsu akımlarının yaz ve kış aylarına göre düzensiz oluşu ve bu yüzden potansiyellerinin iyi değerlendirilememesidir.

SU KİRLİLİĞİ VE SU ARITIMI

Su kirliliği, kullanım ve içme suyunun azalmasına sebep olmasının yanında su içerisinde yaşayan tüm canlıların da hayatını tehdit etmektedir. Okyanus, deniz, göl ve sucul ortamlardaki biyolojik çeşitlilik suyun kirlenmesiyle büyük tehdit altındadır. Su kirliliğinden etkilenerek bazı canlılar ölmekte ve besin zinciri yolu ile tüm canlılar bu durumdan zarar görmektedirler. Dünya üzerindeki sular bir şekilde birbirlerine bağlı olduğundan ve su döngüsü ile bir yerden başka bir yere taşınabildiğinden bir alanda söz konusu olan kirlilik diğer yerlere de yayılabilir. Özellikle kimyasal kirlenmelerin bu şekilde yayılması daha olasıdır. Bu şekilde kirlilik faktörleri tarımda kullanılan sudan yiyeceklerimize, hatta havada bulunan su damlacıkları aracılığı ile nefes aldığımızda vücudumuza girebilir. Dünya nüfusunun hızla artmasına rağmen su kaynaklarının sabit olması, bu kaynakların kirletilmemesini ve çok dikkatli-tasarruflu kullanılmasını gerektirmektedir. Bilinçli su kullanımı ve alacağımız basit tedbirlerle su kaynaklarımızın kirlenmesini ve tükenmesini önleyebiliriz.

© 2024, Döşemealtı Belediyesi Ekolojik Kreş.